top of page
< Tüm Kanser Türleri

Prostat Kanseri

Prostat yalnızca erkeklerde bulunan ve meni içeriğinin bir kısmını oluşturan bir salgı bezidir. Erişkin erkekte yaklaşık olarak bir ceviz büyüklüğüne ulaşır. Vücut içi yerleşimi, mesaneden (idrar torbası) hemen sonra, rektumun (kalın barsağın son bölümü) önündedir. Prostat bezi mesaneden idrarın boşalmasını sağlayan kanalın (üretra) ilk bölümünü çepeçevre sarar.


Malign (habis, kötü huylu) tümör dokusu kanserdir. Kanser hücrelerinin iyi huylu tümör hücrelerinden en önemli farkı, kontrolsüz çoğalmalarının yanı sıra, komşu ve uzak dokulara yayılabilme özellikleridir. Kanserli dokudan ayrılan hücreler kan ve/veya lenf dolaşımıyla vücudun değişik kısımlarına yayılabilirler ve yeni kanser odakları oluşturabilirler. Kanserin köken aldığı organ dışındaki dokulara yayılmasına "Metastaz" denir.


Kanserlerin çoğu geliştikleri hücrenin tipi veya organın adıyla anılırlar. Prostat dokusundan gelişen kanser "Prostat Kanseri" olarak isimlendirilir. Prostat kanseri, prostat bezi içerisinde sınırlı kalabileceği gibi, yakınındaki lenf bezlerine, kemiğe ve nadiren de diğer organlara yayılabilir. Ayrıca idrar kesesi ve kalın bağırsak gibi komşu organlara da yayılabilir.


Prostat Kanseri Sık Görülen Bir Hastalıktır ve Önemli Bir Sağlık Sorunudur

Prostat kanseri batı toplumlarındaki erkeklerde en sık teşhis edilen organ kanseridir. Erkelerde kansere bağlı ölümlerden de 2. Derecede sorumludur. Yıllar içinde ortalama yaşam süresinin uzaması sonucunda da giderek daha sık karşımıza çıkacak önemli bir toplumsal sağlık sorunu olacağı bilinmektedir. Avrupa ülkelerinde 8.5 milyar Euro'nun bu hastalığın tedavisi için harcandığı bildirilmektedir.

Prostat Kanserinin Sebepleri ve Risk Faktörleri Nelerdir?

Prostat kanserinin kesin sebepleri henüz bilinmemektedir. Araştırmacılar bu hastalığa yakalanma riskini arttırabilecek faktörler üzerinde çalışmaktadırlar.

• Genetik: Prostat kanserinde ailevi geçiş söz konusu olabilir.

• Hastalığın gelişmesinde önemli olabilecek etkenlerin başlıcalarının beslenme tarzı, cinsel davranış, alkol tüketimi, ultraviyole ışınlara maruziyet ve kronik enflamasyon olabileceği tartışılmaktadır.

• Hipertansiyon ve obezitenin (bel çevresi 102 cm. den geniş olan kişiler) prostat kanserini %15 oranında arttırdığı düşünülmektedir.

• Çevresel Faktörler: Tarım ilacına maruz kalan çiftçiler, pil imalatında ve plastik sanayinde çalışanların, toplumun geri kalanına göre prostat kanseri olma riskleri daha yüksektir.

• Beslenme: Beslenmenin prostat kanseri gelişimi üzerine etkileri de araştırılmaktadır. Günümüzde prostat kanserinden korunmak için beslenme konusunda net öneriler bulunmamaktadır.

Hastalığın Belirtileri Nelerdir?

Prostat kanseri genellikle hastalığın erken dönemlerinde herhangi bir yakınmaya neden olmaz.

Prostatta kanser dokusu idrar yolunu daraltıyorsa, erken dönemde görülebilecek bazı yakınmalar olabilir. Ancak bu yakınmaların sizde bulunması kesin prostat kanseri olduğunuzu göstermemektedir. Bu şikayetlere neden olabilecek, başta Benign Prostat Hiperplazisine (İyi Huylu Prostat Büyümesi) olmak üzere, pek çok başka durum söz konusudur. Prostat kanseri taraması esas olarak, doktor tarafından yapılacak bir muayene ve kan tahlili sonuçlarının değerlendirilmesi şeklindedir.

1-) Sık (günde 8 – 10 kez) ve özellikle geceleri idrara çıkma,

2-) İdrar yapmaya başlanırken zorlanma ve idrar yapmanın bitiminde tam boşaltamama hissi,

3-) Zayıf, ince veya kesik kesik idrar yapma,

4-) idrar kaçırma,

5-) İdrar yaparken yanma veya ağrı,

6-) Cinsel ilişkide ağrılı ejakülasyon (boşalma),

7-) İdrar veya menide kan görülmesi,


Klinik Tanı

Hekim idrar yapma zorluğu yakınmasıyla başvuran kişinin öyküsünü dinledikten sonra fizik muayene yapar ve gerekirse bazı laboratuvar testleri ister. Yakınması olmadan kontrol amaçlı başvuran erkeklerde de yine aynı değerlendirmeler yapılır.

• Prostat Muayenesi: Prostat hastalıklarının tanısında en önemli aşamalardan biri prostatın makattan yapılan parmakla muayenesidir. Doktor hastasına uygun pozisyonu verdikten sonra eldiven giyip, kayganlaştırıcı madde sürdüğü parmağı ile makat yoluyla prostat muayenesini yapar. Bu muayenede prostatın büyüklüğü, kıvamı ve muayene ile hissedebilecek bir sertlik/kitle olup olmadığı kontrol edilir.

• Kanda PSA Düzeyi: PSA Testi: Prostat hastalıklarının tanısında bir diğer önemli aşama kandaki Prostat Spesifik Antijen (PSA) seviyesinin belirlenmesidir. Bu bir kan testidir. PSA prostattan salgılanan ve kana belirli oranda geçen bir proteindir. Prostata özgü, ancak prostat kanserine özgü bir madde değildir. Yani prostat kanserinde yükselebilmekle beraber, prostatın iyi huylu büyümesi ve prostatın iltihabi hastalıklarında da kanda PSA düzeyi yükselebilir. Kan PSA düzeyindeki her artış, kişide mutlaka kanser olduğunu göstermez. Bununla beraber, PSA düzeyindeki değişimler hekime hastanın kanser yönünden incelemesinin gerekliliği konusunda yol göstericidir. PSA testinin prostat muayenesine kıyasla kanser tanısı açısından daha iyi bir belirteç olduğu bilinmektedir.

• Kanda Üre ve Kreatinin Düzeyleri: böbrek fonksiyonu hakkında bilgi verir.

• İdrar Tahlili: İdrar yapmayla ilgili yakınmaları olan kişilerin idrar tahlilleri yapılarak idrarda kan veya iltihap hücreleri varlığı açısından araştırılır.

• Üroflowmetri: İdrar akış hızı ve süresi ile ilgili ölçümlerin yapıldığı ve genellikle idrar boşaltma güçlüğü çeken hastalara uygulanan bir tanı yöntemidir.

Bu aşamalardan sonra hastanın yakınmaların nedeni hakkında daha detaylı bilgiler edinmek ve prostattaki büyümenin iyi veya kötü huylu (benign veya malign) olup olmadığını belirlemek için başka testler istenebilir.

• Ultrasonografi: İnsanın duyamayacağı frekansta ses dalgaları üreten ultrasonografi cihazının karın üzerine veya makata yerleştirilen probları vasıtası ile idrar yollarının iç yapısı ve prostatın büyüklüğü hakkında daha detaylı bilgi elde edinilebilir

• Multi Parametrik Prostat MR Tetkiki: Prostatın MR ile görüntülenmesi bizim için son zamanlarda çok önem kazanmıştır. Biyopsisi yapıp yapmamak kararında yardımcı önemli bir bilgi kaynağıdır.

Prostat kanseri kesin tanısı, muayene ve/veya PSA testindeki şüpheden yola çıkılarak, prostattan parça alınması (prostat biyopsisi) ile konur. Nadiren iyi huylu prostat büyümesi nedeniyle yapılan ameliyat sonucunda elde edilen prostat dokusunda kanser hücrelerinin saptanmasıyla da konabilir.

• Prostat Biyopsisi: Prostat biyopsisi prostat dokusunun patolojik değerlendirme yapmak ve olası kanser varlığını tespit etmek amacıyla örneklenmesi işlemidir. Ultrason veya MR cihazları yardımıyla genellikle transrektal (makattan) veya perineal (makat ile yumurtalıklar arasındaki bölge) yollar ile prostat bezine ulaşılarak doku örnekleri alınır.

Prostat Kanseri Teşhisi Sonrası Yapılacaklar Nelerdir?

Biyopsi işlemi sonucunda prostat hücrelerinde kanser saptandığı taktirde, hastalığa yaklaşımın nasıl olacağının belirlenmesi için üroloji uzmanı, hastalığın evresini (ne derece ilerlemiş olduğunu) anlamak amacıyla bazı ek tetkikler uygulamak isteyebilir.

Evreleme

Evrelemede iki temel değerlendirme vardır:

• Lokal Evreleme: Kanserin prostat bezi içerisinde sınırlı olup olmadığı, prostat dışına lokal uzanım olup olmadığının araştırılırılmasıdır. Parmakla prostat muayenesi bu konuda önemli bilgi verir. MR ile görüntüleme yaparak, daha detaylı bilgi edinilebilir. Lokal evrelemeyi doktorunuz T1, T2, T3 gibi ifade edecektir.

a. T1c evresi yalnızca PSA yükselmesi ile saptanan ve prostata sınırlı hastalığı ifade eder,

b. T2 de ürolog parmağı ile kanseri hisseder, ancak tümör prostat içerisinde sınırlıdır,

c. T3 evresinde hastalık prostat kapsülünü aşarak prostatın hemen dışına uzanım göstermiştir.

• 2.Sistemik Evreleme: Her prostat kanserli hastada yapılması gerekli değildir. Hastalığın lenflere veya kemiklere atlama ihtimali daha yüksek olan hastalarda yapılması uygun olur. Sistemik evrelemede kemik sintigrafisi, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MR) ve son zamanlarda kullanıma giren Ga 68 PSMA PET de kullanılabilecek moleküler görüntüleme yöntemleridir.

Özetle evreleme sonucunda prostat kanserinin organın içinde sınırlı kalıp kalmadığının anlaşılması, organın dışına doğru büyüme göstermiş bir kanser ise ameliyat edilebilirliği açısından değerlendirilmesi, ya da vücudun prostattan uzak bölgelerinde (örneğin kemikler) kanser dokusunun bulunup bulunmadığı hakkında bilgi edinilmeye çalışılır ve tedavi yöntemi buna göre belirlenir.


Tedavi Kararı

Seçilecek tedavi hastalığın yaygınlığına (evre) ve tümör hücrelerinin derecesine göre (Gleason skoru) belirlenmelidir. Tedavi planlamasında dikkate alınan diğer önemli faktörler hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve bunlara bağlı olarak kişinin olası yaşam süresidir. Ayrıca, tedavi ve tedavinin olası yan etkileri detaylı olarak hastalarla paylaşılmalı, bu konularda hastanın duygu, düşünce ve beklentileri dikkate alınmalıdır.

Kimi hasta için öncelik kanserden tamamen kurtulmaktır ve bu amaç uğrunda olası yan etki ve komplikasyonları göğüslemeye hazırdır; kimi hasta için ise yaşam kalitesi en önemli önceliktir ve bu hastalar yaşam kalitelerini korumak için belirli yaşamsal riskleri göze almayı tercih edebilirler. Hekime düşen görev hastasını tüm olasılıklardan haberdar etmek, tüm olasılıkların olumlu ve olumsuz taraflarını hastaya izah etmek, ve tüm bunları hastanın ve yakınlarının anlayabileceği bir dille yapmaktır.

• Prostat kanseri tanısı konan uygun hastalar herhangi bir tedavi uygulanmadan düzenli kontrollerle izlenebilirler (aktif izlem),

• Uygun hastalarda cerrahi (ameliyat),

• Radyoterapi (ışın, radyasyon),

• Hormonal tedavilerle,

• İlaçlarla Kanser Tedavisi (Kemoterapi) karar verilebilecek tedavi tipleridir.

• Yaşı veya genel durumu itibarıyla bazı hastalara tedavinin yarardan çok olası an etkileri nedeniyle 'zarar' verebileceğini düşünerek yoğun bir takip protokolü de uygulamadan beklemek ve gerekirse ileride sıkıntıları gidermeye yönelik (palyatif) ilaç (hormon) tedavisi uygulamak da bir yaklaşımdır (Watchful Waiting).

Bazen hastalara bu tedavilerin bir veya birkaçı birlikte uygulanabilir. Uygulanacak tedaviler cinsel yaşam ve işeme fonksiyonları üzerine olumsuz etkiler yaparak hayat kalitesini etkileyebilir.

Cerrahi Tedavi (Ameliyat)

Prostat bezinin tamamının çıkartıldığı bir işlemdir ve yapılan ameliyata "Radikal Prostatektomi" adı verilir. Hastalığın evresine göre operasyona geniş bir lenf bezi temizliği de eklenebilir ve bazı hastalarda ameliyata ek olarak sonrasında radyoterapi eklenmesi gerekebilir.

Radikal prostatektomi operasyonu açık ya da robot yardımlı teknikler ile gerçekleştirilir. En iyi sonuçların alınabilmesi açısından hangi tekniğin kullanılacağından ziyade, konusunda uzman ve deneyimli bir cerrahın ameliyatı gerçekleştirmesi en önemli faktördür. Bilimsel veriler bunu net olarak ortaya koymaktadır.

Ameliyat sonrası görülebilen en sık yan etkiler geçici veya kalıcı şekilde idrar kaçırma, peniste cinsel ilişki için yeterli sertleşmenin olmaması (erektil disfonksiyon) ve daha nadiren idrar kanalında (üretra) darlık olmasıdır. ). Cerrahi tekniklerdeki gelişmelerden sonra günümüzde bu sorunlar daha seyrek görülmektedir. Robotik cerrahi ve/veya sinir koruyucu cerrahi tekniklerle peniste sertleşmeyi ve idrar tutmayı sağlayan sinirlerde en az hasar oluşması hedeflenmektedir.

Tedavi Sonrası İzlem

Prostat kanseri hastalarında tedavilerinin tamamlanmasından sonra düzenli aralıklarla hekim kontrolunun yapılması zorunludur. Tedavileri uygulayan hekimler, hastalarına uygun bir izlem takvimi belirleyeceklerdir. Tedavi sonrası izlemde amaç hastalığın halen kontrol altında olup olmadığını belirlemek ve hastalığın nüks etmesi durumunda yeni tedavi programlarını uygulamaktır.

.


bottom of page